20 Ocak 2012 Cuma

Yeni Dizi ' Alcatraz '

Güncelleme: Alcatraz dizisi için malesef yayından kaldırılma kararı alındı.



Alcatraz Adası , 1861-1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir adadır.San Fransisco Körfezi'nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan Alcatraz Adası, ABD'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı.
Alcatraz Adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". Bunlardan bazıları; Al Capone, Doc Barker, "makineli tüfek" George Kelly, "kuş adam" ya da Alkatraz Kuşçusu olarak bilinen Robert Stroud, Bonnie ve Clyde ikilisinin şoförü Floyd Hamilton ve Alvin Karpis gibi isimlerdi.
Hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği Alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. Cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkûm olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu. Sığınma yeri, yemek, kıyafet ve sağlık yardımının dışında hiçbir şey verilmiyordu. Çoğu mahkum, günün 23 saatini hücresinde geçiriyordu. Ancak fırsat gelirse, dışarıya -temizlikçi olarak- bir saat kadar çıkabiliyorlardı. Ana binada kapılar ve pencereler, demir parmaklıklarla kapalıydı. Burada ve gözetleme kulesinde silahlı görevliler vardı. Adanın etrafı ise soğuk körfez suları ve bolca köpekbalığı ile çevriliydi. Şu sıralar turistik mekan durumunda olan Alcatraz’dan -hepsi başarısızlıkla sonuçlanan- 14 adet kaçma girişimi olmuştur.
Alcatraz hakkındaki bu bilgilendirmeden sonra gelelim diziye.
Dizi Alcatraz Adasında geçiyor.Bir sabah görevliler burada yatan mahkumların ve gardiyanların hepsinin tek bir iz bile bırakmadan ortadan kaybolduğunu görürler..Ancak olay örtbas edilir; nakil vs. oldukları söylenir.Yıllar sonra işlenen bir cinayette bir parmak izi bulunur.Parmak izinin sahibi Jack Slyvanne'nin 50 yıl önce Alcatraz'da ölmüş olması gerekmektedir.Cinayet'in izi sürülür ve Jack'e ulaşılır ancak bir terslik vardır.jack hiç yaşlanmamıştır.Alcatraz'da kaybolduğu yaşındadır oysa günümüzde 85 yaşında olması gerekmektedir.Bugün alcatraz'da kaybolmuş tüm mahkumlar ve gardiyanlar birer birer ortaya çıkmaya başlar ve hepsi ortadan kayboldukları yaştadırlar.
Hükümet ajanı Emerson Hauser Alcatraz'ın altında yeni bir inceleme birimi kurmuştur ve bu olanları bilip ortaya çıkan suçluları birer birer yakalamayı hedeflemektedir.Tabi bunlar işin görünen ilk iki bölümünde ortaya çıkanalr..Gizem dolu bir dizi bu.
San Francisco Polisi'nden Dedektif Rebecca Madsen Alcatraz uzmanı ve çizgi roman hastası Dr.Diego Soto'yla işbirliği yaparak Emerson'un ekibine dahil olur.
Dizi dediğim gibi sırlarla dolu ortadan kaybolan yüzlerce mahkum var ve bunlar birer birer ortaya çıkmaya başlıyor..Dizi 2. bölümün sonunda ortaya çıkan gerçekle bizleri şaşırtmaya başladı bile..Yavaş yavaş düğümler çözülmeye başlayacaktır. Söyleyeceğim JJ Abram's yine iyi iş çıkarmış..Zevkle izlenecek, heyecanla beklenecek bir dizi olmuş.En azından benim için öyle.
ABD'de Pazartesi geceleri ayyınlanıyor dizi, yani Salı günleri altyazısıyla birlikte Türkiye'deki sitelere düşmüş olur..




Dizide Lost'tan tanıdığım tek kararkter var o da Hugo Reyes karakteri.Yani Jorge Garcia














Diğer Başrollerse şöyle:

Sarah Jones  (Detective Rebecca Madsen)













Jonny Coyne (Şef Warden Edwin James )
























     Jeffrey Pierce
(Jack Sylvane)








































































































































































14 Ocak 2012 Cumartesi

Fotografium Canon 600D hediye ediyor

Profesyonel bir fotoğraf makinesi mi istiyorsunuz? Fotografium'un çekilişine katılırsanız belki de şans size güler..Katılmak için buraya tık tık


  • Çekiliş TarihleriYarışmayı sitede/blogda duyurmak 3 çekiliş hakkı
  • Yarışmayı forumlarda/sozluklerde/friendfeed/twitter/google plus profillerinde duyurmak her biri için 2 çekiliş hakkı
  • Ücretsiz bloglara (blogspot, tumblr, wordpress) 1 çekiliş hakkı
  • Facebook paylaşımları 1 çekiliş hakkı verecektir.
  • Yarışma Başlangıç Tarihi : 06.01.2012
  • Yarışma Son Katılım Tarihi : 29.02.2012 (Saat 23:59)
  • Çekiliş Tarihi : 05.03.2012

5 Ocak 2012 Perşembe

Arkadaşlıklar üzerine

İlk arkadaşlarımız genelde ya komşularımızın çocukları ya da ailemizin arkadaşlarının çocuklarıdır.ya da kardeşlerimizdir doğal olarak.Daha sonra ilkokul başlar ilkokul arkadaşlarımız olur..Kimisyle çok samimi oluruz kimisiyle daha mesafeli.Neydir bizi birbirimize çeken bilmem ama bu her zaman böyledir.İlkokul biter ortaokula başlarız ve genelde ilkokulda yaşanan arkadaşlıkların çoğu biter ortaokula başlayınca..Sadece birkaçıyla görüşürüz..sonra ynı şekilde ortaokul ve lisede de bu durum devam eder.
En son üniversiteye gelene kadar okul hayatından belki en fazla bir kaç gerçek arkadaşınız kalmıştır elinizde avucunuzda.Üniversitede tekrar yeni arkadaşlıklar kurarsınız.üniversite arkadaşlığı benim hayatımda en güzel ve en özel olanıydı çünkü paylaşımlaar çoktu..Aynı evi, aynı odayı, aynı yatağı bile paylaşırsın arkadaşlarınla..hee yanlış anlaşılmasın hep beraber evde kalınca kızkıza yatma mevzularıı falan yanii..
Sonra üniversite de biter tak diye.Üniversitenin bitişi çok ağır gelir insana yıllarca okmuşsundur.En iyi bildiğin şey ders çalışmak falandır.Okulu falan asabilirisn canın istediğinde vs. İş hayatı bir başlar alışana kadar günlerin cehennnem azabına döner.Sabah erken kalkmak ölümdür.herkes farklı hayatlara doğru sürüklenir bundan sonra da..Farklı işyerleri, araya giren emsafeler biraz daha uzaklaşmasına sebep olur arkadaşların.Esas o zaman başlar gerçek arkadaşlık çünkü artık ortak bir okul hayatın kalmamıştır.Görüşmek için vs. kendi özel hayatından taviz vermelisindir.Ve yavaş yavaş burada da kaybetmeye başlarsın bazı arkadaşlıklarını..
Sonra iş hayatında da aynısı işyeri değiştikçe arkadaş grubun değişir vs. tüm bu yıllarca arkadaşlıklarından elinde kala kala bikaç arkadaşın kalır.Benim tüm bu arkadaşlıklardan kalan sadece üç arkadaşım var yanımda.Birisi ortaokul ve liseden, diğer ikisi de üniversiteden.Hepsi bu topu topu üç kişi.
Şimdi doğduğum,üniversiteye gittiğim şehirden ayrı bir şehirde yaşıyorum ama artık yeni bir arkadaşlık kurmak o kadar zor ki.ya zor ya da bana denk gelmiyor bilmiyorum ama buradaki hayatım boyunca da iki kez kurs bir kez de dershane arkadaşlarım oldu ama asla o üniversitedeki samimiyeti yakalayamadım..Burada yalnız olduğum için bazen bir dost eline o kadar ihtiyacım oluyor ki..Şimdi gitsem kahvemi paylaşsam biriyle tek bir kimse yok bu şehirde, yalnızım..Umarım yeni dostluklar kurmayı da becerebilirim tekrar...




4 Ocak 2012 Çarşamba

Lancome Hypnose Doll Eyes

Bu maskara hediye geldi bana lancomedan ben de hemen denedim ve hemen paylaşmak istedim.Bu maskara parfümlü olduğu için açtığınız anda gül  kokusu sizi karşılıyor ve bir süre burnunuzdan gitmiyor bu koku ama rahatsız edici bir koku değil.Fırça, uca doğru incelen, üçgenimsi formda ve sürümü oldukça kolay..Maskara bana geldiğinde gözümde hiç makyaj yoktu ve hemen denedim ben de.ilk izlenimim şöyle maskara kesinlikle kirpikleri tek tek ayırıyor ve uzatıyor asla topaklanma yapmıyor ama doldunluk konusunda çok iyi değil ben açık kumral biri olduğum için kirpikleirm de oldukça açık renkli ve seyrek ve kısa..Yani kısacası en kötü kirpiğe sahibim.Rimel olmazsa olmazlardan.Sonuç maskrayı sevdim ama benim gibi kirpikleri olanlar için biraz daha hacim veren birşey gerek.





Bu yazı sana..

Bu yazıyı birine yazıyorum o kendini anlayacak nasılsa...Sürekli takipte.Aslında bir daha seninle asla ve asla muhattap olmama kararı almıştım ama son kez içimi dökmeden rahat etmeyeceğim.kaybedilsiyse zaten hiç dost olunmamıştır diye bir söz vardır ya hah işte tam da ondan.zaten dost olamamışız demekki.Tüm olay bundan çıktı galiba ama..Ben senin nişanına gittim,kına gecene gittim kına gecende takımı bile taktım belki gelemem diye..Nikahının olduğu gün de dişçi randevum vardı kaldı ki çalıştığım için sadece cumartesileri gidebiliyordum dişçiye ve 3 ay boyunca her cumartesim dişçide geçti dişlerim yetişsin diye nişanıma..O gün senin nikahına gelmek için elbise bile almıştım kendime sabahtan dişçi randevuma gider oradan da nikaha geçerim diye planlıyorsum, o gün dişeti estetiği yapılacaktı bana tabi ben daha önce böyle birşey yaptırmadığım için bunun nasıl birşey olduğunu bilemezdim..her hafta bir işlem yapıldığı için dişime sırada bu işlem vardı..Milyarlarca lira döktüm sonuçta o dişlere gitmek zorundaydım..ancak dişetlerimi öyle bir kestiler ki o gün ağzımı bile açamıyordum bırak biriyle konuşmayı..o halde değil nikaha gitmek evden dışarı atamayacak haldeydim..ve sen buna sorgulamadan etmeden çok kzıdın falan filan...peki sen benim NİŞANIMA?KINA GECEME veya DÜĞÜNÜME geldin mi?? hiçbir mutlu günümde yanımda oldun mu? ben senin o mutlu günlerinin 2/3ünde hiç değilse yanındaydım. kaldı ki hala boşanmış olduğun biten evliliğinin muhabbetini yapıyoruz..geçmiş gitmiş zaten.artık öyle uzağız ki birbirimize düşman bile olamazyız.2 yılı aşkın bir süredir hiç görüşmedik..boşandığını bile söylemedin bize..neden boşandığını hala bilmiyoruz...tabi kararın ne olursa bize saygı duymak düşerdi, bunlar herkesin başına gelebilecek şeyler..ama sen öyle uzak gördün ki kendini nilüye boşandığımı söyleme kızlara diyecek kadar uzaklaştın...demek ki bizi hiç dost görmedin bu bizi o kadar kzıdırdı ve doldurdu ki sana karşı...sonra aylar sonra buluşup konuşacağımız gün ufacık bir bahaneden iptal ettin ama bence sen o gün gelmek istemedin zaten ondan çıktı bütün olay, büyütülecek hiçbir şey yoktu..ben o haftasonu sırf sizin için gelmiştim istanbula kocamı yalnız başına bırakıp..ama neyse herşey bahane oldu işte bugünlere gelmemize..ama ben kırgınım sadece..üzüldüm,kırıldım, ağladım,hatırladıkça hüzünlendim ama artık bitti..artık seninle görüşmek,konuşmak vs. karşılaşmak bile istemiyorum..düşmanım bile değilsin yani yoksun benim için sadece adını bile anmıyorum...sen de anma..arkadaşlarının da bizi tanımadan etmeden arkamızdan konuşmalarına izin vermezdim ben olsam zira bu konu onu hiç ilgilendirmiyorr..dış kapının mandalı bile değil kendisi...
hah twitterda hakkında yazılanları da çok arayıp mı okudun nasıl uğraştın bilmiyorum ama onların sana yazıldığını nereden biliyorsun?asla ismin geçmedi o yazışmalarda..kaldı ki sana bile yazılsa orası benim özelim..ne yazdığımı bile bilmiyorum sinirle herşeyi yazabilir insan...içten pazarlıklı olmadım hiçbir zaman ne düşündüysem söyledim,korkmadım...ama yine de kötü birşey anladıysan büyüklük ben de kalsın ben özür dilerim.yeter ki aramızda birşey kalmasın artık..adımızı bile anmayalım...
sana son diyeceğim ne halin varsa gör çünkü beni hiç mi hiç ilgilendirmiyorsun artık....YOKSUN